Search This Blog

21 Mart 2018 Çarşamba

Porselen İçimizde / Ai Weiwei

Ai Weiwei, Porselene Dair Sergisi, Müzeden Bir Görünüm, 14.03.2018


     Çinli çağdaş sanatçı Ai Weiwei’nin Porselene Dair isimli Türkiye’deki ilk sergisini Sakıp Sabancı Müzesi Akbank sponsorluğunda gerçekleştirdi. Eylül 2017 itibariyle başlayan sergide video, enstalasyon, heykel ve porselen sanatının örnekleri görülüyor. Sanat ve politikayı birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını söyleyen sanatçı Türkiye için porselenden oluşan bir seri de çalışmış. Bu seride çeşitli siyasi ve güncel meseleleri mavi beyaz tabaklara aktarmış.
Ai Weiwei  Ayçekirdekleri, 2010, Porselen

    
Sanatçının en bilinen eseri porselen ay çekirdeklerini de sergide görebiliyoruz. Bu esere benzer birçok eserini yaşadığı ülkenin gerçekleri ile birlikte okunabilir. Porselen ay çekirdeklerini, nehir yengeçlerini, milyonlarca kültür incisi ile dolu olan iki vazoyu, yerde yüzlerce porselen çiçekten oluşan çalışmayı ve kemikleri andıran görüntüsüyle yine yerde sunulmuş sürahi kulplarını kalabalık yaşamın ve hayatı çalışmak ve üretmek ile geçen bir toplumun renkleri olarak görmek mümkün. Sanatçı ufak düzensiz kalabalığın, ilmek ilmek işlenmiş emek dolu manzaralarıyla karşı karşıya bırakıyor seyirciyi...
Ai Weiwei He Xie, 2012 1200 parça Porselen Ai Weiwei Studio
Ai Weiwei He Xie, 2012, 1200 parça Porselen
     Türkiye için yapmış olduğu mavi beyaz tabaklarda mülteci sorununa değinmesi, en büyük problemlerden biri olan petrolü yerlere dökmüşçesine sergilediği siyah baloncuklarla anlatmaya çalışması, ürettiği devasa seramiklere mitolojik, tinsel, geleneksel öğeler yerine gündemdeki sorunları yansıtarak dikkat çekmeye çalışması, duvar kağıdının estetik ve bakılası yönünü avantaja çevirerek siyasi gelişmeleri anlatması ve muhalif duruşu ile kendine hayran bıraktırdı.
Ai Weiwei  Mavi-Beyaz Porselen Tabak, 2017 Üç parçalık set Porselen  Ai Weiwei Studio
Ai Weiwei  Mavi-Beyaz Porselen Tabak,
2017, Üç parçalık set Porselen

     Weiwei sanatın sadece aristokratlara yada üst sınıfa has takip edilen bir alan olmadığını ifade ederek toplumun, siyasetin ve sosyal olayların halktan ayrılmaz bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini ispatlar nitelikteydi.
Ai Weiwei, Petrol Damlaları, 2006, Porselen













     Sakıp Sabancı Müzesi’nin 3 katlı geniş alanda sunma pratiği gösterdiği sergide legolardan yapılan eserlerde mevcut. Bu eser için lego firmasından yardım isteyen mualif sanatçıya yanıt gecikmedi. Firma sanatçıya malzemelerinin siyasi amaçlı kullanılmasına izin vermediklerini belirterek bu talebi  reddetti. Bunun üzerine olayı twitterdan duyuran ve yardım isteyen Weiwei'nin çabaları sonuç bulur. Yeteri kadar dikkat çeken Weiwei firmanın geri adım atmasını sağlar ve eser böyle üretilir.

Kalabalık ve ince detaylarla dolu çalışmaların ve çeşitli devasa seramiklerin bulunduğu sergi 15 Nisan 2018 tarihine kadar Sakıp Sabancı müzesinde ziyaret edilebilir.

1 Ocak 2018 Pazartesi

15. İstanbul Bienali' nde Andrea Joyce Heimer'a rastladım...

     İstanbul’da birbirine yürüme mesafesinde bulunan İstanbul Bienali’nin 6 farklı mekanında sergilenen işleri gezmek için 3 ayrı noktada bulundum. Bienal bu yıl iyi bir komşu teması ile yola çıkmıştı. İlk defa küratörlüğü iki sanatçı üstlenmişti. Komşu teması ile bianel, ev, aidiyet, yerinden edilme, göç gibi kavramlar üzerinde çalıştı.
     Pera müzesinden başladığım yolculuğum devamında İstanbul Modern, sonrasında ise Galata Rum İlkokulu ile son buldu. Pera müzesinde isteyenin oturup fotoğraf çektirdiği ahşap enstalasyon görevliye sorulduğunda oturulmuyor dendiği için herkese yar olmadı. Pera müzesinde bir işin etiketini çekerken görevlinin bir yandan bağırıp bir yandan koşa koşa yanıma gelerek bu eserin fotoğrafı çekilmiyor denmesi üzerine başlayan gerilimim; her baktığım eserde takip edilme hissi ve kendimi suçlu hissetme psikolojimle birlikte müzeden çıkana kadar sürdü. Eseri çekmemiştim oysa. Pera Müzesi’nde en farkındalık sahibi olduğum iş Pekin’de yaşayan işçilerin kaldığı tek göz odadan manzaraların bulunduğu fotoğraflardı. Ev kavramını tekrar sorgulamaya zemin hazırlıyor, bir yandan da sizi bir iç hesaplaşmaya sürüklüyordu.
     İstanbul Modern’nin Pera Müzesine göre hiyerarşi kavramını biraz daha insanileştirmiş olmasından mıdır nedir İstanbul Modern daha rahat hissettiğim, sıcak baktığım bir ortam oldu. Her eseri tek tek inceleyebildim. Mekanın genişliği bu imkanı sağlıyordu. Genel olarak hacimce büyük ve geniş eserler daha çok burada sergilenmişti. Moderndeki en etkileyici eser "Feryat" isimli heykeldi fakat fildişinden yapıldığını öğrenince ikinciliği benim için daha anlamlı malzemelerden oluşan Alper Aydın’ın Kuzey Ormanları'ndan alınan doğal malzemelerle üretmiş olduğu enstalasyonu aldı.
     Sonraki durağım İstanbul Galata Rum İlkokuluydu. Bu binanın enerjisi beni çok etkilemişti. Samimi ve doğal ortamı, her bastığınızda ahşaplardan çıkan seslerin ritmi, fayanslı odaların çıkarılamamış pas lekeleri, atmosferi büyülü yapan en güzel detaylardı. Bir zamanlar yine benzeri bir işleve ev sahipliği yapmış olan okulun didaktik duruşu ortadan kalkmış yanağından makas alınca yumuşayan, yüzü asık okul müdürü gibiydi. Sevinmiş ama çekimser.
     Burada bahsedeceğim sanatçı bienalde kendimle en çok özdeşleştirdiğim sanatçı oldu. Andrea Joyce Heimer... Çocukluğunda büyümüş olduğu ABD’nin Montana eyaletindeki evlerinde otururken başından geçen anıları resmeden sanatçı kurşun kalem ve akrilik boya kullandığı resimlerini birer minyatür gibi çizmişti. Resimlerdeki küçük ama en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş detaylar ve canlı renkler göz alıcıydı.
    Eserlerini genelde ahşap yada kağıt üzerine akrilik boya ile çalışmış sanatçı eğlenceli anlatımı ve Galata Rum İlkokulu’nun duvarlarına kurşun kalem ile yazdığı anılarıyla üslup farklılığı yönünden en dikkatimi çeken sanatçı oldu. Yaşadığı anıları en gülünç ve absürt haliyle resmeden ve buradan çıkardığı komedi unsurlarını saklamadan ortaya döken sanatçıyı kendime yakın hissetmem sürpriz değildi.
     Yapılan resimlerdeki komedi unsurlarına mı güleyim, yoksa bulunduğumuz coğrafyada saray eşrafının ve önemli meselelerin resmedildiği minyatürlerin sanatçının kendi hayat hikayesine dönüşmüş olmasına mı? Seçmiş olduğu anlatım biçimi aslında muhafazakar yönetim biçimine sahip coğrafyaların başvurmuş olduğu teknik iken ve genelde soylu insanların resmedildiği bir biçimken sanatçının arkadaşlarını ve sıradan olayları resmetmesi resimlerde çıplak çarpık bedenlere sıkça başvurmuş olması zaten esprili bir dil gözetmiş olan eserlere bakışımı daha da keyifli hale getirdi. Özellikle dini konularda yapılan minyatür çalışmaları tam bir çağdaş sanat eserine dönmüştü. Ortada çıplak bir modelin olduğu bir resim dersi, evde verilmiş bir parti, ev bahçesine konmuş değişik bir kuşun etrafında toplanan insanların talepleri, kız kardeşinin çıplak bedeni karşısında yapmış olduğu yorumu ve hayatının bir çok anında yaşadıklarını çizmişti Andrea.

https://www.andrea-joyce.com/pillow1
"It Was Some Friday Late In The Year When The Lot Of Us, Who Were Prescribed Everything From Acne Scrubs To Anti - Depressants, Realized We'd Had It Up To Our Eyeballs. We Were Ready To Pop At The Drop Of A Hat." 24x36 acrylic/pencil on panel 2017, https://www.andrea-joyce.com/pillow1


     Andrea’nın eser etiketleri kapı girişinde son bulmuştu ve eserlerin hikayesi her çalışmanın yanında duvara kurşun kalem ile yazılmıştı. Bu farklılığın bana verdiği mesaj samimiyetti. Bana göre eser etiketleri fiyakalı, boyalı, nizami ve kurallar bütününden oluşmaktaydı. Fakat el yazısı öyle mi ? Şirin mi şirin, kargacık burgacık üstünlüğü hemen göze çarpıyordu. Bu niye böyle, bunun ayrıcalığı mı var diye düşündüm ve eserleri inceleyince sebebini anladım. Sanki bu eserleri bir arkadaşım yapmıştı. Bienalin en neşeli komşusu bu sanatçıydı. Kendi özel hayatını ve hikayesini bana anlatmayı tercih etmişti çünkü. Mesafeleri yok eden sanatçının en güzel özelliği anıları yazarken kendiyle ve olaylarla dalga geçebilmesiydi. Bir bienal sanatçısı olduğunu düşünmeden gezdim eserlerinin bulunduğu odayı. Yüzümü gülümseten en güzel odaydı bu. Sonradan birkaç kere daha uğradığım doğrudur.

2 Haziran 2017 Cuma

Hamilton' un Tutkusu

Pop Sanatta Richard Hamilton

Richard Hamilton
Doğum: Şubat 24, 1922 - Londra
Ölüm: Eylül 12, 2011 - Londra

    Kraliyet Akademisi’nde ve Slade Sanat Okulun’da eğitim görmüş, 1952 yılında bir grup sanatçı ile Bağımsızlar Grubunu kurmuştur. 1956 yılında “İşte Yarın” isimli sergisindeki “Bugünün Evlerini Bu Denli Farklı, Bu Denli Cazip Kılan Nedir?” kolajı ile pop sanatının ilk örneğini vermiştir. Geleneksel anlayışa göre sınıf kültürü, alt kültür/üst kültür el yapımı/seri üretim gibi ayrımları bir kenara bırakarak popüler imgeler kullanmak ister.

     1950 lerden itibaren çeşitli kolaj eserler üretmiştir. Pop Sanat akımı dönemin Amerikan kültürünün bir ürünüdür. Hamilton da yaptığı çalışmalar ile bunu göstermiştir. Bundan önce sanat ticaretten ayrı düşünülürken Hamilton ile birlikte yeni bir fikir ortaya çıkar. Artık sanat ve alışveriş ile iç içedir. Hamilton sanat içerisine üretilen ve tüketilen tüm ticari ürünleri yerleştirmiştir. Bunlar çizgi romanlar, Hollywood filmleri, müzik ve televizyon gibi öğelerdir. “Bugünün Evlerini Bu Denli Farklı, Bu Denli Cazip Kılan Nedir?” kolajı bu sembollerin tümünü anlatan bir bütün gibidir.
     Hamilton yaşamı boyunca Kübizm, Fütürizm gibi akımlara ilgi duymuş  ve öncelikli olarak soyut çalışmalar üretmiştir. Daha sonra gündelik yaşamı konu edinmiştir.
     Andy Warhol kadar bilinmese de Hamilton’ a göre 20. yüzyılda kentte yaşayan sanatçılar kitle kültürünün tüketicisidir ve tüketime potansiyel olarak katkıda bulunurlar.




İşte Yarın Sergisi Afişi

     “Bugünün Evlerini Bu Denli Farklı, Bu Denli Cazip Kılan Nedir?” eseri kolaj tekniği ile yapılmıştır. Farklı gazete ve dergi parçaları bir araya getirilerek eser oluşturulmuştur. Eserde resim estetiği yoktur ve geleneksel yöntemlere rastlanmaz. Kompozisyon farklıdır ve bir reklam afişini andırır. Dönemin kent yaşamını anlatan tüm öğeler sırayla gösterilmiştir. Yerde kasetçalar, modern mobilyalar, siyah beyaz televizyon, çizgi roman posteri ve o dönemde evlerde sıkça bulunan devetabanı (ev bitkisi) bulunmaktadır. Cam tabakta meyve ve endüstriyel bir makine olan elektrikli süpürge vardır. Sol tarafta kapı çıkışına doğru merdivende bir temizlikçi temizlik yapmaktadır.
     Camdan sinema gözükmektedir, çünkü bina film afişi ile kaplanmıştır. Film afişinin yer alması popüler kültürü simgelemektedir. Kadın ve adam bakımlı, fit vücutlu, gösterişli bir şekilde durmaktadırlar. Kadın ve erkek figürleri ideal insanın neye benzediği konusunda da fikir vermektedir. İlk bant üretimini gerçekleştirerek dönemin popüler araçlarını üreten Ford ‘un logosu da yine lambanın abajuru üzerinde dikkat çekici biçimde sergilenmiştir. İdeal bir yaşamın kılavuzluğunu yapan bir film gibidir.


Richard Hamilton, “Günümüz Evlerini Bu Denli Farklı ve Cazip Kılan
Nedir?”, 1956, Kolaj, 26x25 cm, Koleksiyon, Kunsthalle Tübingen, Sammlung Zundel,Almanya.


------------------------------------------------------------------------------------------------

-Antmen, Ahu, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2.baskı, Sel Yayıncılık,2009.
-Muraz, Özlem, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-İş Eğitimi, Feminist Sanat ve Pop Sanatın İncelenmesi, 2009.
-Öğüt, Gül, Çağdaş, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim, Popüler Kültürün Toplumsal Etkileri ve Pop Sanat, 2008.

26 Nisan 2017 Çarşamba

Feyhaman Duran / İki Dünya Arasında

     

     Sarıyer ilçesinde bulunan Sakıp Sabancı Ailesine ait köşk müze olarak hizmet veriyor. Müzede geçici sergilerin yanı sıra Kitap Sanatları Hat Koleksiyonu ve Tanzimat’tan Cumhuriyete Türk Resim Sergisi olmak üzere iki kalıcı koleksiyon yer alırken ailenin köşkte kalırken kullandıkları eşyaları da görebilmek mümkün.
     Müzede aynı zamanda çocuk atölyesi ve etkinliklerin gerçekleştirildiği bir mekan da bulunuyor. Mutfak Sanatları Akademisini işlettiği kafeteryasında çeşitli hamur işi lezzetlere yer verilirken mis gibi sıcacık çay, kahve ikramı da mevcut. Konferans salonu ve hediyelik eşya bölümü de ziyaretçilere hizmet veriyor. Sınırlı sayıda araçlık otopark desteği ve vestiyeri ile hayatı kolaylaştırırken kalıcı eserlerin bulunduğu modern alandan köşkün bulunduğu ve tarihi üslubunun sekteye uğramadan servis edildiği köşk kısmına geçiş yaptığınızda yönünüzü şaşırmanız olası. İki farklı dünyaya girdiğiniz köşkte üst  katlar ile alt katları asansör sayesinde kolaylıkla ziyaret edebilirsiniz. Girişteki rampa engellilerin müzeye girişini kolaylaştırırken kalan kısımlara geçebilmeleri için yine asansör yardıma koşuyor. Zemin katta bulunan kapı ve vestiyerden geçtikten sonra alt kata geçici sergiler kısmına giriliyor.
     Feyhaman Duran  Cumhuriyetin ilk yıllarında çok sayıda eser üretmiş ve geleneksel sanatlarla da ilgilenmiş bir sanatçıdır. 
Feyhaman Duran aralarında Hikmet Onat, İbrahim Çallı gibi ressamlarında bulunduğu Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’ ndendir. Gazete de çıkaran cemiyet bu dönemde resim sanatının gelişmesini hızlandıracaktır. Paris’e giden Feyhaman Duran empresyonistlerden etkilenecektir.



Feyhaman Duran Manzara (Gaziantep), 1938
     Feyhaman Duran ülkede sanatın teşvik edilmesi, eser üretilmesi ve sanat icracılarının memleket meseleleri üzerine üretimini yaygınlaştırmak amacı ile düzenlenen Yurt Gezilerine de katılmıştır. Eşiyle birlikte katıldığı Gaziantep gezisinde yöre halkının yaşayış biçimini fıstık bahçelerini, camileri resmetmiştir. Sergide yurt gezileri esnasında toplanan kartpostallar ve çeşitli özel eşyalarda bulunuyor.




Topkapı Sarayı İle İlgili Yapılan Eserler
     Modern eserlerin yanı sıra Paris sonrası Feyhaman Duran Topkapı Sarayı ve Deniz Müzesinden de sipariş almıştır. Geleneksel Sanatlarla da ilgilenen ve ailesinde şair ve hattat bulunan Duran’ın saraylar ve bazı devlet dairelerinde hala eserleri bulunmakta. Bu eserlerde Topkapı Sarayından kesitler, şadırvan, çeşme, kapı ve minber gibi figürler empresyonist bir bakış açısıyla temsil edilmektedir. Feyhaman Duran bu figürlerin yanı sıra hat sanatı ile de ilgilenerek oldukça başarılı örnekler ortaya çıkarmış. Sergide Hat çalışmalarını ve minyatürlerini görmek de mümkün.




  
      Eserlerinde sıklıkla portre çalışmalarına da yer vermiş. Ailesinde yaşamış kişileri (özellikle babasının portresi), kendi portreleri (genç, yaşlı), günlük yaşamda rastladığı kişilerin ve devlet büyüklerinin portrelerini yapmış.





    Feyhaman Duran canlı modellerle de çalışmış. İnsan figürlerini, oda tasvirlerini ayrıntılı bir biçimde ele alan eserleri de titizlikle ortaya koymuş.




Meyve ve yiyeceklerin betimlemelerini yaptığı eserler üretmekle birlikte manzara resimleri de bulunan Duran sıklıkla Rumeli Hisarı, Boğaz görüntüsü ,Boğaziçi Köprüsü, sahil yaşamı, deniz, kayıklar, boğazdan geçen gemiler, balıkçı tekneleri, günbatımı ve gündoğumunda deniz gibi günlük yaşamdan kesitler sunduğu eserleri de geniş bir yelpazede tutmuş. Sergide yalnızca bir duvarı sahil yaşantısına ait ortaya koyduğu eserlerle düzenlediklerini görebilirsiniz.





     Kendisi gibi ressam olan eşi Güzin Duran’ın eserleri ve birlikte yaşadığı eve dair parçaların da görülebileceği sergide canlandırmalara yer verilmiş ve yaşamdan izlerin bulunabileceği odalar da düzenlenmiş.
     Türk resim sanatının en önemli örneklerinin görülebileceği Feyhaman Duran - İki Dünya Arasında sergisi 12 Ocak 30 Temmuz 2017 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Müzesi'nde sergilemede olacak.



Görseller Sakıp Sabancı Müzesi Feyhaman Duran Sergisi’nde çekilmiştir. (07.04.2017) 

5 Eylül 2016 Pazartesi

Bir Zamanlar Kadın / İstanbulimpro

     
     Bir zamanlar kadın tiyatro oyununun sergilendiği küçük bir sahne olan Kadıköy Terminal Sahnesine geldim. Akıllı telefonlarımızdaki navigasyon uygulaması sahneyi bulamadı.

     Sahne pasajın içinde bir mekandı. İçeri girdikten sonra biraz yürüyüp girişini görebiliyorsunuz. Pasaj dönemeçli bir yapıdan oluşuyor.


      Mekanda ufak sevimli bir kantin var ve kuruma ait bazı promosyon ürünlerinin satışı yapılarak katkı sağlanmaya çalışılmış. Çay her daim demlenerek sahne ahalisine ve müşterilere açık olarak servis ediliyor. İki adet tuvaleti bulunan müessese de birisi misafirlere açıkken diğeri sanatçıların kullanımı için ayrılmış durumda. Aynı zamanda sanatçıların toplandığı bir oda yine işletmenin farklı bir bölmesi olarak kullanılmış. Minik sevimli gişede bir de bilgisayar bulunmakta. Sahnenin giriş kısmında bulunan duvarlara “Bir Zamanlar Kadın” oyununun sahnelenmesi için yapılmış resimler yerleştirilmiş. Bu resimleri yabancı bir ressam yaparken bizim geldiğimiz gün bir başkası yapıyordu. Oyunlar ile ilgili panolar ve afişler tüm tanıtım gereçleri mekanın çeşitli yerlerinde özellikle kapı girişinde sergilenmiş.

     Sahnenin bulunduğu alan küçük. Sahne izleyici ile iç içe ve zemin farkı bulunmamakta. Oyuncular da izleyicilerin girmiş olduğu kapıyı kullanıyor. Sahne arka fonu siyah bir perdeden oluşmakta ve giriş yapılan kısımda yine siyah perde ile bölünmüş durumda. Kaloriferin kullanıldığı bir ısınma sistemi var. Bu durum binanın oldukça eski olduğunu bilgisini veriyor. Engellilerin oyunu izlemesi için müsait bir alan. Zeminde bir yükselti yok ancak tuvalete ve oyuncu kantinine basamak ile giriliyor. Sahne ışığı ince uzun bir plakanın içine yerleştirilmiş güçlü ışıklardan oluşuyor. Sahne mekanında havalandırma pencere ile sağlanıyor. İzleyicilerin arkasında ses sistemleri ve bunu yöneten bir kişi bulunuyor. Yatay düzlemde baktığımızda ince uzun bir sahne görüyoruz. Sahneye girişin bulunduğu alanın kalan kısmı bir basamak ile yükseltilerek oyunun farklı bölümleri için kullanılmak üzere ayrılmış.

     Oyun başladığında izleyicilerden bir kişiye ihtiyaç olduğunu söylediklerinde kendimi sahnede buldum. Bu kişi oyunun sürecini belirlemede yardımcı oluyor. Beni resim çizen birinin yanında oturttular. Oyuncunun “Resim!” diye bağırması ile oyun başladı ve oyuncu çizerden aldığı resmi bana yorumlattı. Resimdeki kadın hakkında kurmaca sosyolojik bilgiler vermem istendi. Daha sonra anlattığım kimliğin içinde yer aldığı bölüm başladı.

     Oyun 8 bölümden oluşuyor. 1. Bölüm’ de karakter oluşturuluyor. Oyuncu istenen özellikte bir kimse haline gelerek oyunun bu bölümünde söylendiği gibi bir atmosferi doğaçlama olarak gerçekleştiriyor. 2. Bölüm’ de bu karakterin hayali yine resim yapan kişinin elindeki resimden yola çıkarılarak yorumlanıyor. Yorumlar üzerine bölüm değişip konu karakterin hayaline geliyor. Oyuncu kurulan hayali canlandırıyor. 3. Bölüm’ de karakterin olaylar sonrasında nasıl hissettiği soruluyor. Resimden ve seyirciden çıkan yorum oyuncunun doğaçlaması ile hayat buluyor. Hissettikleri bölümünde oyuncu müzik eşliğinde şarkı söyleyerek ruh halini anlatıyor. Burada biten bölüm sonrasında 4. Bölüm’ de karaktere engel olacak olaylar ve durumlar ele alınıyor. 5. Bölüm’ de engel sonrasında yardım eden 2. Karakter oluşturuluyor. Yine ilk karakterin hissettikleri şarkı eşliğinde oynanıyor. Oyunun son bölümünde ise tüm bu olayların nasıl neticeleneceği işleniyor. Biten oyun sonrası ikinci perde de yeni bir hikaye oluşturuluyor ve bu hikayede de yine izleyicinin geneline sorularak öykü resimler yardımıyla oluşturuluyor.

     Bizim izlediğimiz oyunda Fotoğrafta bulunan ilk resimde ben 30 yaşlarında, kadın, makyaj yapmayı seven akıllı, biraz ukala, bakımlı ve eski çağlarda yaşayan bekar bir karakter oluşturdum. 2. Bölümde 2. Resim ile hayalini çay ocağı işletmek olarak belirledim. Hissettiği bölümünde ise çok karmaşık bir durumda olduğu yorumunda bulundum. Karşısına bir engel çıkan karakterin 3. Bölümde kararsız kaldığını ve emin olamadığını ifade ettim. 4. Bölüm’ de kendisiyle yüzleşmek zorunda kaldığını ve bir karar vermesi gerektiğini söyleyerek oyuncunun bu şekilde devam etmesini istedim.


     5. Bölüm’ de ikinci bir karakter ortaya koymam istendi ve ben bu karakteri birinci karakterin akrabası olarak belirledim. Bu da kıyafet dikmeyi seven bu şekilde para kazanan ekonomik özgürlüğünü kazanmış yine bekar bir kadın karakterdi. 6. Bölüm’ de ikinci karakterimiz ilk karakterin rüyasına giderek hayalini gerçekleştirmesi için onu motive etti ve bu işe adım atması gerektiğini söyledi. 7. Bölüm’ de yine hissettiklerini ifade etmesi için resmi; düşüncelerini bekletmek ve askıya almak olarak belirledim. 8. ve son bölümde sonuç istendi ve buna karşılık olarak çay ocağını açtı ve isteğine ulaştı diyerek oyunun sonunu getirmiş olduk. Oyun bitiminde seyirciye selam verdik. Selamlama kısmına beni de dahil etmeleri çok hoştu.
                          



     Oyun da dekora ağırlık verilmemesi ve doğaçlama oynanması kafamda bazı soru işaretlerine yol açıp oyunun bir kurgusu olup olmadığı konusunda beni meraklandırdı. Oyunun seyirci interaktifi ile ilerleyen bir süreç oluşu sürprizlerle dolu bir hikaye oluşmasını sağladı ve izleme, takip etme pratiğimi değiştirdi. Sahnenin küçük oluşunu başta dezavantaj gibi görsem de yakın temas canlılık katarak yoğun duyguların deneyimlenmesini kolaylaştırdı. Oyuncuların performansı tartışılmazdı. Bana çok anlamlı bir etkinlik hediye ettikleri için teşekkür ediyorum.


30 Temmuz 2016 Cumartesi

Caravaggio / Aziz Matta


           
Caravaggıo Aziz Matta, 1602 Sunak resmi, 
tuval üstüne yağlıboya, 223 X 183 cm; 
eskiden Berlin'de KaiserFriedrich Museum'da 
bulunan bu yapıt bugün yok olmuştur.
Caravaggio Aziz Matta, 1602 Sunak resmi, 
tuval üstüne yağlıboya, 296,5 X 195 cm; 
S. Luigi dei Francesi kilisesi, Roma


    Bir kiliseye koyulması için, Caravaggio 'dan Aziz Matta resmi istenir. Aziz, vahiyler yazarken gösterilecek ve vahiylerin Tanrı' dan geldiğini kanıtlayabilmek için Aziz’in yanında ilham perisi melek olacaktır. Caravaggio, Aziz Matta’yı, aniden, kitap yazmak zorunda kalan yaşlı, fakir, sıradan biri olarak çalışmış ve sonunda, kocaman kitabı tutmaya çalışan ve tedirgince alnını büzen, yalın ayak, kel bir Aziz Matta göstermiş yanına da, azizin elini tutarak onu yönlendiren  bir melek yapmıştır. Caravaggio, resmi verdiğinde, halk bu resim ile saygısızlık yapıldığını düşünmüş ve ortalık karışmıştır. Kilisedekiler resmi iade etmiş ve Caravaggio yeni bir tablo yapmak zorunda kalmıştır. Başı beladan kurtulmayan Caravaggio, melek ve azizlerin nasıl gösterilmesi gerektiğiyle ilgili en geleneksel düşüncelere bağlı kalarak yeni bir resim çizmiştir. Caravaggio resmi mümkün olduğu kadar gerçekçi ve ilgi çekici yapmaya çalışmıştır. Bu bilgiler ile iki ayrı resme bakılırsa, ilk tablo daha gerçekçi ve dürüsttür. Ancak, kilisenin ideolojik ve muhafazakar yapısı, uygulamış olduğu baskılara rağmen iki resim de günümüze kadar gelmiştir. Yukarıda bu iki resmi görmek mümkün. 

-----------------------
ÇÖL, Nilgün, Sanat Tarihi, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir 2013.
GOMBRİCH, Ernst, Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, İstanbul 2004.
YAMAN, İsmail, Sanat Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara 2009.

29 Temmuz 2016 Cuma

The Cardsharps / Caravaggio

Caravaggio (1571-1610), The Cardsharps (1595), Kimbell Art Museum, Texas, ABD, 94,2 cm x  130,9 cm
          Hilebazlar günlük hayatta geçen bir konuyu anlatır. Bu Caravaggio için bir yeniliktir. Eserde 3 kişi ve bir kumar masası gösterilir. Soldaki genç diğer iki kişi tarafından aldatılmaktadır. Sade ama şık giysiler içinde olması bu kişinin varlıklı oluşunu temsil eder. Yüzündeki ifade ise ne kadar saf ve temiz olduğunu, aldatılmaya müsait olduğunu anlamamızı sağlar. Karşılıklı duran diğer iki figür aralarında anlaşma yaparlar. Biri diğerine -varlıklı olanın elindeki kağıda bakarak- kopya verir ve yapması gereken hamleyi el işareti ile gösterir. Her ikisinin de üzerinde bulunan zevksiz giysiler onların alt tabakadan olduğunu belirtmek için kullanılmıştır.
    
     Kandırılan kişi sakin ve huzur dolu duruşunun karşısında diğerinin tetikte ve sinsi duruşu karşıtlığı vardır. Hilekar oyuncu kemeri arkasındaki kartları oyuna sürmek üzere hamle yapmaya çalışmaktadır. Karşısında, tüyo aldığı diğer oyuncunun eldiveninde bulunan yırtıklar fakir oluşunu destekleyen bir ayrıntıdır.

     Hilebazın sakladığı kartı seyirci dışında kimse görmez. Bu da sanatçının seyirci ile  arasında kurduğu bir iletişimdir. Resim günlük hayatın bir anlık dondurulması şekliyle sunulmuştur. Hilekarın cebinden gözüken hançer ise kumar masasının korkutucu yüzü olacaktır.  
-------------------------

ÇÖL, Nilgün, Sanat Tarihi, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir 2013.
GOMBRİCH, Ernst, Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, İstanbul 2004.
YAMAN, İsmail, Sanat Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara 2009.
ALTAŞ Aysu, Caravaggio’nun “The Cardsharps” eseri, https://resimbiterken.wordpress.com/2014/04/04/caravaggionun-the-cardsharps-eseri/ (Erişim:9 Nisan 2015)
Caravaggio, https://tr.wikipedia.org/wiki/Caravaggio(Erişim: 9 Nisan 2015)
Hilebazlar “The Cardsharps” – Caravaggio, http://sanatabasla.blogspot.com.tr/2013/02/hilebazlar-cardsharps-caravaggio.html (Erişim: 9 Nisan 2015)
Sen Hilenin Resmini Yapabilir misin Üstad, http://www.hurriyet.com.tr/index/ArsivNews.aspx?id=171136 (Erişim 8 Nisan 2015)